Gelenekten bugüne Eskrim sporu nasıl yapılır?
Tarihten bugüne Eskrim Sporu Nedir? Eskrim Sporu Nasıl Yapılır? Eskrim Kuralları Nelerdir? Eskrim tarihçesi… Gelenekten bugüne Eskrim sporu nasıl yapılır?
Doğuştan gelen bir yetenek ve beceri gerektiren eskrim sporu, tarihçesi çok eski dönemlere uzanan önemli spor dalları arasında yerini almaktadır. Erkek ve kadınların yapabildiği, farklı kategorilere ayrılmış olan eskrim sporu, eski dönemlerde zenginlerin ve elit kesimin gerçekleştirdiği bir eğlenceydi. Ayrıca Avrupa’da anlaşmazlıkların çözümünde ve onur mücadelesi sırasında düello yapılması sırasında çokça kullanıldı. Ancak zaman içerisinde modern spor dalları arasına girdi ve hem olimpiyatlarda hem de başka turnuvalarda arzı endam etmeye başladı.
Dünyada Eskrim Sporu
Kılıç kullanma sanatı olan eskrimin tarihi çok eskidir. Özellikle milattan önce 2000 yıllarında Mısır ve Çinde kılıç kullanma sanatı üzerine çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Tarihi kılıç kullanma sanatlarını biraz atlar ve günümüze doğru yaklaşacak olursak modern eskrim ilk doğuşu İspanya’da olmuştur. Özellikle ateşli silahların yoğun olarak kullanılmaya başlaması ile beraber ağır zırhların ve dolaylı olarak çift el uzun kılıçların kullanımı azalmaya başlamıştır.
Uzun ve ağır kılıçlarının yerini daha hafif kesmeye yönelik değil batırmaya yönelik silahlar almaya başladı (15. yy). Bu silahlar özellikle daha ince kılıç tekniği istemekle beraber vücut esnekliği ve hızına da ihtiyaç duydular. İspanya’da günümüz eskrim silahlarının atası olacak rapier isimli bir silah yine bu dönemde kullanılmaya başlandı. İspanya’da başlayan bu hareket yavaş yavaş diğer Avrupa ülkeleri Fransa ve İtalya’ya yayıldı.
Modern eskrimin teknik anlamda çağ atladığı dönem 18. yy İtalya’sı olmuştur. Bir çok eskrim üstadı yetişmiş teknik kitaplar yazılmaya başlamış ve eskrim tabiri caiz ise çağ atlamıştır. İtalya ve Fransa eskrim rekabeti bu dönemlerde başlamış ve günümüze kadar gelmiştir. Bugün bile baktığımızda bu iki ekol Fransız Eskrim Ekolü ve İtalya Eskrim Ekolü sürekli yarış halindedirler ve eskrim sürekli gelişmesine katkıda bulunurlar.
Avrupa’da ortaçağdan sonra eskrimin bu denli gelişmesinin nedeni “Onur” için yapılan düellolardır. Bilindiği üzere Avrupa’da olan adalet inanışı şudur. Allah ikili olarak yapılacak bir kılıçlı çarpışmada haklı olanın yanında olacaktır. Bu sebepten Avrupa’da adaleti sağlamak ve onurunu korumak için düello yapmak çok yaygındı.
Düellolarının bu kadar yaygın olması nedeniyle kılıç kullanma eğitimi de (eskrim) çok popüler bir hal almıştı. İşte günümüzde yapılan olimpik eskrim yüzlerce yıl boyunca kan ve onur üzerine kendini geliştirerek bugün bulunduğu sportif hale gelmiştir (İkinci dünya savaşından sonra bir düello kaydına rastlamadım). Bu gün de mükemmel bir spor olarak varlığını devam ettirmektedir.
Eskrime eski Hintliler (Carman) karman, Romalılar (parma), Yunanlılar (Parma) derlerdi. Eskrim kelimesinin kökü kuzey Cermen dilinden gelmektedir. Cermenler bunu (Skermen) veya (Scheirmen) diye adlandırırlardı. Diğer bir Cermen kolu olan Iskandinavlar ise (Skrime) demekte idiler. Cermen dilindeki bu kelimelerin anlamı korunmak, savunmaktır. [I]
Cermen dilinden gelen “Scheirmen” kelimesini sonradan İtalyanlar “Schermare” ve “Schermire” Fransızlar ise “Escrimir, Escrimer, İspanyolar da “Esgrimir” olarak kullanmışlardır. Biz ise Eskrimin karşılığı olarak “Kılıç Sporu” nu bir deyim olarak almakla beraber alışılmış olan Eskrim kelimesini kullanmaya devam edeceğiz. Kılıç kelimesinin dilimizde iki anlamı vardır. Geniş anlamı kesici, delici uzun namlulu silahların tümüdür. Bu anlamdaki kelimelerin kökenini kazan Türkçesine ve Garb dillerine bağlarlar. İkinci anlamı ise sadece delici olan Epe ve Flöre’den gayri olan, tek taraf kesici ve delici bir silah tipidir. [II]
Türkiye’de eskrim
Türkiye’ye eskrim 1860’lı yıllardan sonra özellikle askeri okullar ile gelmiştir. 1900’lü yılların başlarında Muallim Hüsnü Beyin çalışmaları ile sportif anlamda resmiyet kazanıyor. 1903 yılında Mualim Hüsnü Bey’in yetiştirdiği 3 genç Yıldız Sarayı’nda İtalyan eskrimcileri yenerler, bu müsabakayı izleyen Sultan Abdülhamit eskrim’i askeri okulların hepsinde ders olarak koydurtur. Bu müsabakalarda mücadele etmiş Türk Eskrimcilerden biriside Fuat Balkandır. Kulüpsel anlamda eskrim sporunu yapan ilk kulüp Beşiktaş Jimnastik Kulübüdür ( BJK) ve eskrim antrenörlüğünü Fuat Balkan yapmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasından itibaren 1923 yılında eskrim federasyonu kuruldu. Türkiye Federasyonu’nun ilk başkanlığını yine Fuat Bey getirildi. Çalışmalarını hızlıca sürdüren eskrim federasyonu ilk milli sporcularını yetiştirdi ve 1924 Paris Olimpiyatlarına katıldı. Uluslararası ilk başarımız 1931 yılında Balkan Oyunlarında Enver Balkan’ın şampiyonluğu ile oldu. 1936 Berlin Olimpiyatları Türk Sporu adına bir dönüm noktası olduğu gibi Türk Eskrimi adınada büyük bir onuru içerisinde barındırır. Suat Fetgeri ve Halet Çambel olimpiyatlara katılan ilk kadın sporcularımızdır ve kendileri eskrimcidir.
1940 yılında Halk Evleri’nde yapılmaya başlanan eskrim Türkiye’de giderek yaygınlaşmaya başladı. Ankara’da eskrim Ankara Eskrim Spor Kulübü 8 Mart 1940 tarihinde Rıdvan Bora, Sait Tayla ve Halit Tokmakçıoğlu gibi eskrim üstadları tarafından kurulmuştur. Yine aynı dönemde İstanbul Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü çalışmalarına başladı. 1960 tarihinde ODTÜ’de üniversite olarak çalışmalarına başladı. ODTÜ Eskrim hala bir üniversite takımı olarak Türkiye Eskrim Federasyonu müsabakalarında yarışan tek üniversite takımıdır.
Şu anda eskrim Türkiye’nin hemen hemen tüm illerinde yoğun bir şekilde yapılan bir spordur. Türk sporcuları Olimpiyatları katılabilmek için sürekli çalışmakta ve ter dökmektedirler. Son yıllarda gösterilen başarılar bunun kanıtıdır.
Geçmişten Günümüze Eskrim
Eskrim, kılıç türünde olup, kesici ve batıcı özellikleri olmayan silahlarla yapılan ve çeşitli kurallar çerçevesinde, saldırı ve savunma esaslarına dayanan bir spordur.
Eskrim sözcüğünün kökeni, Germen dilinde “korunmak, savunmak” anlamında kullanılan “skerman” ya da “sebermen” sözcüğünden gelmektedir.
Kılıç kullanma ve bunun öğretimi milattan öncelere dayanmaktadır. M.Ö. 2000’de Çin’de kılıç öğretimi yapıldığı bilinmektedir. Homeros, İlyada’sında M.Ö. l000 yılında Eski Yunanlıların bayram ve şenliklerde kılıç ile gösteriler yaptıklarını anlatmaktadır. Bu şenlikler, sonraki Yunan devirlerinde başlıca ustalık gösterileri olarak devam etti.
Roma’da ise gençlerin Mars Meydanı’nda toplanarak “Vectis” adı verilen bu tür kılıçla çalışmalar yapmalarının yanı sıra yine bu devirde askerlere kılıç kullanma hünerinin öğretilmesinin bir program içine alınması ve bunun bir ödev olarak gladyatörleri çalıştıran hocalara verilmesi kabul gördü.
Romalılar eskrim sanatına “Armatura”, başarılı silah kullanan askerlere de “Doctore Armarum” adını vererek bu askerlerin gıda ile diğer gereksinimlerini daha fazla karşıladılar. M.S. 4. yüzyılda yaşamış “Askerlik Sanatı” kitabının yazarı Vegece’nin anlattığına göre, bu dönemde eskrim hocaları askerlerden, kesme hareketinden çok, saplama ve delme hareketlerini öğrenmelerini istiyorlardı.
Ortaçağ’da şövalyeler için Kılıç başlıca savaş silahı oldu. Fransızlar şövalyelerini kılıç ve diğer saldırı silahlarıyla donatarak 1066 yılında ilk turnuvayı düzenlediler. Epe silahı, 14. yüzyılda savaşçıların kullandıkları zırhları parçalamak amacıyla yapıldı. Uzun ve ağır olduğu için iki elle kullanılan epe zırhları hem parçalamak hem de kesmek suretiyle savaşçıyı saf dışı bırakırdı.
Eskrim tekniği ilk önce İspanya’da başladı, öğretim için okullar açıldı, fakat İtalya’da gelişti. İki elle kullanılan ağır epe 16. yüzyılda bırakılarak yerine İspanyolların yaptıkları “Repiere” denilen bir tür epe kullanılmaya başlandı ve o dönemlerde çok yaygın olan düello için en uygun silah olarak kabul edildi.
Daha sonra İtalyan hocalar Marozzo ve Agrippa eskrim kurallarının esaslarını koydular ve öncülüğünü yaptılar. Marozzo 1536’da, Agrippa ise 1553 yılında eskrimin dört ana pozisyonunu anlatan birer eser yazdılar. Bu hocaların oluşturduğu okula devam ettiren Fabri ve Gigani Avrupa’nın değişik ülkelerine bu kuralları yayarak İtalyan hocalarının üstünlüğünü kabul ettirdiler.
Fabri 17. yüzyılda o zamana dek yapılmayan ayakla hamle, boşaltma, karşı boşalma, karşı boşaltma, ikileme, siper alma, karşılık verme ve zaman vuruşu tekniklerini getirerek eskrimin gelişmesinde büyük rol oynadı.
Bu arada Fransa’da çok sayıda soylunun düelloda can vermesi üzerine tehlikesiz, ucu keskin olmayan, dört köşeli ve hafif bir silah yapıldı. 1653 yılında eskrim hocası Besnard tarafından öğretim metodu yayımlanan bu silaha, batmaması için ucuna kanca şeklinde bir düğme konmasından yola çıkılarak “Fleuret” yani “Flöre” adı verildi.
18. yüzyılda eskrim hocası La Bossiere tarafından icat edilen demir telden örülü maske sayesinde çalışmalar daha kusursuzca yapılmaya başlanarak yüz ve baş bölgesi, rakipten gelecek darbe, vuruş ve dürtüşlerden korundu. Bu yüzyılda eskrim Fransa’da teknik ve metot bakımından bilimsel esaslara bağlanırken 19. yüzyılda ise eskrim tekniği ve felsefesi en ileri aşamaya ulaştı.
Eskrimde, epe ve Flöreden başka üçüncü bir silah olarak kılıcı 1870’lerde İspanyol eskrim hocası Guiseppe Radelli getirdi, ancak kılıcın asıl gelişimi Macar hocalar Arlow’un 1902’de ve Borsody’nin 1914’teki çalışmaları sayesinde oldu.
19. yüzyılın sonlarında bir yarışma sporu haline gelen eskrim, 1902’den itibaren İngiltere’de, Fransa’da federasyonlar şeklinde örgütlendi.
1896 yılından itibaren Olimpiyat Oyunları’nda yer almaya başlayan eskrim, kurallar konusunda anlaşmazlıklar sonucu 1912 Stockholm Olimpiyatları kapsamına alınmadı. Tartışmaları çözmek amacıyla, 1913 yılında Uluslararası Eskrim Federasyonu FIE (The International Fencing Federation) oluşturuldu. FIE, eskrim karşılaşmalarının en yetkili organı olarak, dünya şampiyonaları ve olimpiyat karşılaşmaları düzenlemekle yetkili kılındı.
Bayanlar arası bireysel eskrim karşılaşmaları, Flöre dalında ilk kez 1924 Olimpiyat Oyunları’nda, takım karşılaşmalarıysa 1960 Olimpiyat Oyunları’nda başladı. 1990 yılına kadar bayanların epede yarışmaları yasak olup, 1990 yılında alınan bir kararla bu yasak kaldırıldı.
Önceleri hakemler tarafından ya da vuruş yapılan sporcunun söylemesiyle saptanan vuruşlar, epede 1934’ten, flörede ise 1954’ten itibaren elektrikli aygıtlarla saptanmaya başlandı ve böylece hakem kararlarındaki yanılma payı azaldı.
1993 yılında eskrimin daha ilgi çekici hale gelmesi ve seyircileri sıkmaması için Uluslararası Eskrim Federasyonu tarafından maç sureleri ve puanlamada bir dizi kural değişikliği yapıldı.
Eskrim sporunun özellikleri. Eskrim sporu nasıl yapılır?
Her spor dalında olduğu gibi eskrim sporunun da özellikleri ve kuralları vardır. Eskrim sporunun en önemli özelliği üç farklı silah çeşidi ile yapılabilmesidir.
Flöre, epe ve kılıç bu üç silahın ismidir. Flöre ucunda küçük bir düğme olan 1,1 metre uzunluğunda, çan bulunan ince silahtır. Bu silah en fazla 500 gram ağırlığında olmaktadır. Bu oyun flöre silahının ucundaki küçük düğmenin rakibin sim yeleğine dokundurulmasıyla olur.
Epe ise daha keskin ve daha ağır bir kılıçtır. Epe kılıcıyla yapılan müsabakalarda vuruşlar sadece silahın ucuyla gerçekleşmektedir. Epe, rakibin sim yeleğinde de hiç bir şekilde iz bırakmamaktadır. 110 cm uzunluğunda ve 750 gram ağırlığındadır. Profesyonel eskrim sporunda bu silah tercih edilmektedir. Hamleyi yapan sporcuya puan eklemesi elektronik sinyal eşliğinde olmaktadır. Bu sayede epe silahı üzerinde tek lamba yanar ve kişinin hanesine puan eklenir.
Kılıç ise geleneksel haliyle düz ve yassı bir silah çeşididir. Bu kategorideki müsabakalarda kılıç hem kesme hem de dürtme şeklinde kullanılır. Puan kazanabilmek için, kılıç ile rakibin belden yukarısına ve farklı noktalarına kılıcın ucu veya kenarlarıyla dokunmak gerekmektedir. Rakibe hamle yapılarak yapılan her dokunuş kişiye puan kazandırmaktadır. Vücudun belden yukarı her bölgesine yapılan bu dokunuşlar kurallar kapsamında gerçekleşmektedir.
KAYNAK: (Rıza Arseven, Yayınlanmamış Ders Notları, İstanbul/1970)
Türkiye Eskrim Federasyonu‘nun resmi sitesinden alıntılanmıştır.