Katil İsrail Gazze’ye yaptığı saldırılarda 14 Filistinliyi öldürdü!
Katil İsrail Gazze’ye yaptığı saldırılarda 14 Filistinliyi öldürdü!
İsrail’in Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 14 Filistinli öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
Sağlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Lahiya kentine yönelik saldırısında 9 Filistinli yaşamını yitirdi, yaralananlar oldu.
Gazze Şeridi’nin ortasındaki Deyr el-Belah kentinde bir eve düzenlenen saldırıda 1 Filistinli hayatını kaybederken, birkaç kişi de yaralandı.
İsrail’in insansız hava aracı ile Gazze’nin güneyindeki Refah kentinin el-Mevasi bölgesine düzenlediği saldırıda ise 3 Filistinli çiftçi yaşamını yitirdi, bazıları da yaralandı.
Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinde de İsrail saldırılarında yaralanan bir kız çocuğu hayatını kaybetti.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarında can kaybı 52 bin 418’e yükseldi
Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Gazze’de devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.
Son 24 saatte Gazze’deki hastanelere 18 ölü ve 77 yaralının getirildiği kaydedildi.
İsrail ordusunun Gazze’de 19 Ocak’ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart’tan bu yana düzenlediği saldırılarda 2 bin 326 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 6 bin 50 kişinin de yaralandığı belirtildi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 52 bin 418’e, yaralıların sayısının da 118 bin 91’e yükseldiği bildirildi.
Gazze Şeridi’nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.
İsrail askerleri, Batı Şeria’da bir Filistinliyi göğsünden vurarak öldürdü
Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya göre, İsrail askerleri, Nablus’un güneyindeki Beyta kasabasında Alâ Şevket Ahmed Ihdır isimli bir gence ateş açtı.
Göğsünden vurularak ağır şekilde yaralanan Ihdır, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
Filistinli yetkili: İsrail kuşatması sebebiyle Gazze’de kıtlığın ileri aşamasına girildi
Sevabite, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’ye 2 aydan uzun süredir sıkı kuşatma uyguladığını ve sınır kapılarını kapalı tuttuğunu hatırlattı.
“İsrail, Gazze Şeridi’ne gıda ve insani yardım girişini engelliyor. İsrail kuşatması sebebiyle Gazze’de kıtlığın ileri aşamasına girildi” diyen Sevabite, İsrail’in Gazze’de “modern dünyanın tanık olduğu en korkunç sistematik açlık biçimlerinden birini” uyguladığını kaydetti.
Gazze’deki insani felaketten İsrail’in tam sorumlu olduğunu vurgulayan Sevabite, “Gazze’de gıda, ilaç ve su, 2,4 milyondan fazla sivile karşı savaş silahı olarak kullanılıyor. Bu, uluslararası insancıl hukukun en temel ilkelerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Sınır kapılarının kapatılması, zalim abluka, gıda kıtlığı, un eksikliği ve fırınların kapanmaya zorlanması Gazze Şeridi’nde gıda güvenliğini tamamen çökme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.” diye konuştu.
Gazzeli yetkili, Gazze’deki durumun “uluslararası toplumun gerçek bir ahlaki ve hukuki sınavı olduğunun” altını çizdi.
Sevabite, Gazze’ye yardımların engelsiz sağlanması ve “çok geç olmadan Gazze’deki hayata dair geriye kalanların kurtarılması için” acil ve etkili bir uluslararası müdahale yapılması çağrısında bulundu.
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı: İsrail ablukası nedeniyle halkın yüzde 91’i gıda krizi yaşıyor
Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el-Berş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze’de, soykırım ve İsrail’in uyguladığı boğucu abluka nedeniyle, açlık, yoksulluk ve hastalığın iç içe geçtiği korkunç bir insani felaketin hüküm sürdüğünü söyledi.
Gazze’de gıda kıtlığı nedeniyle halkın yaklaşık yüzde 91’inin gıda kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Berş, “Gazze halkının yüzde 65’i temiz içme suyuna ulaşamıyor, çocukların ve emziren annelerin yüzde 92’si ciddi beslenme yetersizliği yaşıyor. Bu durum, onların yaşamını ve gelişimini doğrudan tehdit ediyor.” dedi.
Berş, İsrail’in açlığı bir savaş silahı olarak kullanmasının uluslararası insani hukukun açık ihlali olduğunu vurguladı ve Gazze’deki tüm sektörlerin toplu bir çöküş yaşadığına dikkati çekti.
Birleşmiş Milletlere (BM) “Gazze’de resmi olarak açlık ilan edilmesi” çağrısında bulunan Berş, sahadaki göstergeler, tıbbi ve insani veriler ile uluslararası kriterlerin bu durumu net biçimde ortaya koyduğunu ifade etti.
Berş, uluslararası topluma da sağlık ve gıda sektörlerinin desteklenmesi, halkın süregelen soykırım ve abluka nedeniyle yaşadığı felaketten kurtarılması için acilen harekete geçmeleri çağrısı yaptı.
BM: Gazze’de savaş nedeniyle yaklaşık 660 bin çocuk okula gidemiyor
UNRWA’dan yapılan açıklamada, Ajans’ın Gazze’deki çocuklara acil durum eğitimi ve psikososyal destek sağlamayı sürdürdüğü, bunun “çocuklara bir umut ışığı” olduğu belirtildi.
İsrail saldırıları altındaki Gazze’de zorlukların son derece büyük olduğu vurgulanan açıklamada, “Gazze’de savaş nedeniyle yaklaşık 660 bin çocuk okula gidemiyor.” ifadesi kullanıldı.
Gazze’de İsrail’in 18 Mart’ta ateşkesi bozarak saldırılarını yeniden başlatması sebebiyle geçici eğitim faaliyetlerinin ciddi bir şekilde etkilendiği ifade edildi.
İsrail ordusunun Gazze’de sivilleri yerinden etme eylemlerinin, Gazzeli çocukların acil ihtiyaç duyduğu ruh sağlığı desteği ve eğlence faaliyetlerine erişimi daha da engellediği kaydedildi.
BM’den İsrail’e Gazze’ye 2 aydır uyguladığı “acımasız ablukayı sonlandırma” çağrısı
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher, İsrail’in 2 Mart’tan bu yana insani yardım girişine izin vermediği Gazze’deki duruma ilişkin yazılı açıklama yaptı.
İsrailli yetkililerin, 2 ay önce Gazze’ye tüm yardımları engelleme ve saldırıların mağduru olanları kurtarma çabalarını durdurma yönünde bilinçli bir karar aldığını hatırlatan Fletcher, bu politikanın “Hamas’a baskı yapmak” olduğunun açıkça ifade edildiğini bildirdi.
Fletcher, Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması yönünde çağrıda bulunarak, “Ancak uluslararası hukuk nettir; işgalci güç olarak İsrail, insani yardıma izin vermeli. Yardım ve onun kurtardığı sivil hayatlar asla bir pazarlık konusu olmamalı. Yardımı engellemek sivilleri aç bırakır, onları temel tıbbi destekten mahrum bırakır. Sivilleri onur ve umuttan mahrum eder ve zalimce bir toplu cezaya çarptırır. Yardımı engellemek öldürür.” ifadelerini kullandı.
İnsani yardım hareketinin bağımsız ve tarafsız olduğunun altını çizen Fletcher, tüm sivillerin eşit derecede korunması gerektiğine inandıklarını belirtti.
Fletcher, risklere rağmen, ellerinden geldiğince çok sayıda hayat kurtarmaya hazır olduklarını kaydederek, “İsrail yetkililerine ve onları ikna etmeye çalışanlara bu acımasız ablukayı kaldırmaları çağrısını yineliyoruz. İnsani yardım görevlilerinin hayat kurtarmasına izin verin. Korunmasız bırakılan sivillere, hiçbir özür yeterli olamaz. Ancak uluslararası toplumu bu adaletsizliği önlemek için harekete geçiremediğimiz için gerçekten üzgünüm.” değerlendirmesinde bulundu.
Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin kurşunuyla bacağını kaybeden Amur, direnişten vazgeçmiyor
İsrail’in Gazze sınırında bulunan Sderot kentindeki Soroka Hastanesi’nde bacağı kesildikten sonra, yaşadığı teneke barakaya geri dönen Filistinli Amur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bu toprak benim parçam. Tek bacakla da olsa burada kalacağım. Beni yıldıramazlar.” dedi.
Amur, İsraillilerin geçen hafta perşembe günü baskın düzenlediğini aktaran söyleyen Amur, “Oğlumu ve arazimi onlardan korumaya çalışırken İsraillilerden biri beni yere itti, ardından M16 tüfeğiyle iki kere havaya bir tane de bacağıma ateş etti. Yaklaşık 40 dakika boyunca kan kaybettim.” dedi.
“Bacağım gitti, olsun; toprak için değer”
İsrail sağlık ekiplerinin geç geldiğini, hastanede ise kendisine yaralı gibi değil, suçlu gibi davrandıklarını söyleyen Amur, “Ellerim yatağa kelepçelendi ve ameliyat sonrası bacağımın kesildiğini öğrendim. Nasıl ve neden bilmiyorum. Daha sonra Filistin Kızılayı aracılığıyla El-Halil’deki El-Ehli Hastanesi’ne nakledildim.” ifadelerine yer verdi.
Said Amur, olaydan günler önce gaspçı İsraillilerin arazisine saldırıp çevre çitlerini kaldırdığını, şikayetçi olmak için İsrail polisine başvurduğunu, ancak başvurunun işleme alınmadığını belirterek, köyde ailesinden kalma sekiz buçuk dönüm arazisi olduğunu, Osmanlı döneminden kalma tapularının olduğunu bilgisini paylaştı.
Zeytin ağaçları diktiği arazisini ve keçilerini bırakmayacağını vurgulayan Amur, “Saldırıların amacı bizi korkutup buradan göç ettirmek. Ama ben buradayım. Bacağım gitti, olsun; toprak için değer.” ifadelerini kullandı.
Amur’un evinin hemen yanında yer alan yasa dışı “Avigail” yerleşim birimini bağlayan yol boyunca İsrail bayraklarının asıldığını anlatan Amur, “Amaçları bizi tek tek buradan çıkarmak. Ama başarılı olamayacaklar. Ben döndüm ve gitmeyeceğim” dedi.
“Bu toprak benim hakkım ve ne olursa olsun burada kalacağım”
Bacağı kesilmesine rağmen Filistinli Amur, “Bugün evimdeyim, toprağımdayım. Bugün tek bacakla da olsam toprağımda kalacağım. Bu toprak benim hakkım ve ne olursa olsun burada kalacağım. O, benim bir parçam ve asla vazgeçemem.” sözlerine yer verdi.
Bu toprakların vatanları olduğunu, karşılaştıkları tüm baskılara rağmen onu terk etmeyecek ve oradan göç etmeyeceklerini vurgulayan Amur, gaspçı İsrailliler ve onların hükümetinin, bölgedeki Filistinlilere baskı yaparak onları topraklarından sürmeye ve bu toprakları yerleşim projelerine açmaya çalıştığını söyledi.
Son olarak da Amur, “Bacağım bu toprak uğruna feda oldu, bu verebileceğim en az şeydi.” diye konuştu.
İsrail’in açlığa mahkum ettiği Filistinliler bir tas yemeğe ulaşmak için saatlerini harcıyor
Öte yandan uygulanan tam ambargo sebebiyle bölgedeki “insani kriz” had safhaya ulaştı.
İsrail’in 2 Mart’tan bu yana sınır kapılarını kapatarak yardım malzemesi ve yakıt girişini engellemesiyle açlığa mahkum ettiği Filistinliler, bir tas yemeğe ulaşmak için saatlerini harcıyor.
Uzun mesafeler kat eden Gazze’nin kuzeyindeki Filistinliler için sıcak yemek dağıtımı yapıldı. Yardım kuruşluları aracılığıyla dağıtılan yemekleri almak için bölgeye gelen aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda Filistinli izdiham yarattı.
DSÖ: İlaçlar sınırda beklerken insanlar önlenebilir hastalıklardan ölüyor
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle bir araya gelerek, küresel sağlık konularına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ACANU üyeleriyle geçen yıl sonunda yaptığı buluşmanın ardından DSÖ üyesi ülkelerin “salgın anlaşması” konusunda uzlaşmaya vardığını hatırlatan Ghebreyesus, üye ülkelerin hükümetler arası müzakere organında 12 binden fazla kelime üzerinde mutabakata vardığını söyledi.
Ghebreyesus, “Üye ülkeleri, dünyayı salgınlardan daha güvenli hale getirme taahhüdünde bulundukları için hepsini kutluyorum. Bir sonraki adım, tüm DSÖ üye ülkelerinin bu ayın sonunda yapılacak 78. oturumunda taslak metni ele alması olacak.” dedi.
İsrail’in 2 aydır yardımların ulaşmasını engellediği Gazze’deki durumun felaket seviyede kötü olduğunu dile getiren Ghebreyesus, “Gazze’de 2 milyon insan açlıktan ölürken, 116 bin ton gıda sadece birkaç dakika uzaklıktaki sınırda engelleniyor. Artan saldırılar, tahliye emirleri, daralan insani alan ve yardım ablukası, zaten çökmüş bir sağlık sisteminde çok sayıda can kaybına neden oluyor.” dedi.
Temel ilaçlar ve tıbbi malzemelerin tükendiğini belirten Ghebreyesus, yaşananların, zorlukla elde edilen iyileşme ve rehabilitasyon sürecini tersine çevirmekle tehdit ettiğini vurguladı.
“Hastanelere yapılan saldırılar, hastaların kendi güvenlikleri için endişelenerek sağlık hizmeti aramasını engelliyor”
Ghebreyesus, “Hastanelere yapılan saldırılar, hastaların kendi güvenlikleri için endişelenerek sağlık hizmeti aramasını engelliyor. Saldırılar, tesisleri hizmet dışı bırakarak nüfus için kritik bir yaşam hattını kesiyor. İlaçlar sınırda beklerken insanlar önlenebilir hastalıklardan ölüyor. Dezenfektanlar sınırdaki kamyonlarda beklerken yaralar enfekte oluyor. İnsanların aç olduğunu, çocukların zayıf ve yetersiz beslendiğini ve bunun ömür boyu sürecek sonuçları olduğunu bilmek için zayıflamış çocukların fotoğraflarını görmemize gerek yok.” diye konuştu.
Gazze Şeridi’nde rehinelerin serbest bırakılması gerektiğini ifade eden Ghebreyesus, insani yardıma erişim için acil bir ateşkese ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
“Eylem gerektiren salgınlar ve sağlık tehditleri var”
Ghebreyesus, “Küresel sağlık finansmanında hafızalardaki en büyük kesintiyi yaşıyoruz.” dedi.
Uzun yıllardır küresel sağlık finansmanının değiştirilmesi gerektiğini söylediklerini ve yerel finansmanın önemini vurguladıklarını ifade eden Ghebreyesus, düzenli bir düşüş yerine, yurt dışı kalkınma yardımlarındaki ani kesintiler, zorlu ekonomik ve ticari ortam halk sağlığında kaosa neden olduğunu belirtti.
Ghebreyesus, “ABD’nin yardım fonlarının ani kesintileri ve geri çekilmesi, 140 milyondan fazla kişi için tedavi kampanyalarının durdurulmasına ve yeni tıbbi araçlar üzerindeki araştırmaların kesilmesine neden oldu. Ancak bunun böyle olması gerekmiyor. Hükümetleri, en yoksul ve dışlanmış olanlara sırtlarını dönmemeye ve onlarca yıllık ilerlemeyi engellememeye çağırıyoruz. Ne yazık ki bu buzdağının sadece görünen kısmı. Hastalıklar değişmeye devam ediyor. Isınan bir dünya ve uzun süren çatışmalarla birlikte eylem gerektiren salgınlar ve sağlık tehditleri var.” diye konuştu.
“Port-au-Prince’deki sağlık tesislerinin yüzde 40’ından fazlası kapalı kalmaya devam ediyor”
Haiti’deki çete şiddetinin daha büyük sorunlara yol açtığını söyleyen Ghebreyesus, ülkede açlığın arttığını, sağlık hizmetlerine erişimin azaldığını ve ekonomik sıkıntının büyüdüğünü ifade etti.
Ghebreyesus, “Başkent Port-au-Prince’deki sağlık tesislerinin yüzde 40’ından fazlası kapalı kalmaya devam ediyor. İnanılmaz derecede zor koşullara rağmen Haitili sağlık çalışanları nüfusa bakım sağlamayı sürdürüyor.” dedi.
Angola’nın şu anda son 20 yılda görülen en kötü kolera salgınıyla karşı karşıya olduğunu belirten Ghebreyesus, “Kolera nedeniyle ocaktan bu yana 17 binden fazla vaka ve 550’den fazla ölüm var. Güvenli suya, hijyene ve sanitasyona yetersiz erişim salgını körüklüyor.” ifadesini kullandı.
Ghebreyesus, DSÖ’nün, kolera ile mücadelede Angola makamları ve sağlık çalışanlarına yardım ettiğini dile getirdi.
Uganda’da bu yılın başında başlayan ebola salgınının geçen hafta sonu resmen bittiğinin ilan edildiğini söyleyen Ghebreyesus, Uganda hükümetini ve özellikle bu ölümcül virüsün önlenmesine yardımcı olan sağlık çalışanlarını tebrik etti.
DSÖ Küresel Acil Durum Direktörü Mike Ryan da Gazze ile ilgili bir soruyu yanıtlayarak, Gazze’de yaşanan şiddeti durduramadıkları için yaşananlara “ortak olduklarını” belirtti.
Ryan, Gazze’de özellikle çocukların büyük bedeller ödediğine ve bunun durdurulamadığına işaret ederek, “Bunlar, gözlerimizin önünde yaşanıyor ve bu konuda hiçbir şey yapmıyoruz. Durum bu. Hiçbir şey yapmadığım için kendime kızgın ve öfkeliyim.” diye konuştu.
İsrail ordusu Batı Şeria’da bir askerinin yaralandığı beldenin tüm girişlerini kapattı
AA muhabirinin görgü tanıklarından edindiği bilgiye göre, İsrail ordusuna ait buldozerler, Beyta beldesinin tüm girişlerini toprak bariyerlerle kapattı.
Bölge sakinlerinin beldeye giriş çıkışını engelleyen İsrail ordusu, Beyta’yı çevresinden ayırarak izole etti.
İsrail ordusuna ait birlikler beldenin çevresinde konuşlanırken, diğer birliklerin de Beyta’ya yönelik baskını sürdürüyor.
İsrail askerleri beldedeki çeşitli mahallelerde arama yapıyor.
Ayrıca İsrail ordusu, Beyta’nın yakınındaki Udla beldesinin bazı girişlerini de kapattı.
Filistin topraklarını gasbeden yüzlerce İsrailli, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi
Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine, İsrail polisinin koruması altında Filistin topraklarını gasbeden 349 İsraillinin Aksa’ya baskın düzenlediğini söyledi.
Filistinli yetkili, öğlen namazının ardından saldırgan İsraillilerin Mescid-i Aksa’ya baskın yapabileceği uyarısında bulundu.
Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Aksa’nın batı duvarındaki Meğaribe Kapısı’ndan gruplar halinde camiye baskın düzenledi.
Aktivistlerin sosyal medyada paylaştığı görüntülerde İsraillilerin Aksa’nın doğu tarafında dini ritüeller yaptığı görülüyor.
İsrailli sağcı gruplar işgalci İsrail devletinin kurulmasının 77. yıl dönümünde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleme çağrısında bulunmuştu.
Filistinliler İsrail’in kurulduğu ve yüz binlerce soydaşının topraklarından sürüldüğü 1948’deki olaylar zincirini Büyük Felaket (Nekbe) olarak isimlendiriyor.
İsrail ordusu, Batı Şeria’da Filistinlilere ait 106 ev için yıkım kararı aldı
Ordudan yapılan yazılı açıklamada, yıkılması planlanan evlerin yer aldığı bir haritaya yer verilerek söz konusu evlerin üzerine kırmızı işaret konuldu.
Batı Şeria’daki ordu komutanı Avi Blut’un, sahip olduğu yetkiye dayanarak ve tamamen askeri amaçlarla haritada kırmızıyla işaretli binaların yıkılmasını emrettiği ve yıkım işlemlerine, kararın alındığı 1 Mayıs’tan itibaren 24 saat içinde başlanacağı ifade edildi.
Tulkerim Valisi Abdullah Kemil ise X hesabından yaptığı açıklamada, Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarındaki 106 binanın yıkılması kararının durdurulması için uluslararası topluma “acil müdahale” çağrısında bulundu.
“İsrail, Tulkerim kampında 58, Nur Şems’te de 48 binayı yıkmayı planlıyor, yıkım gerçekleştirilmeden önce sakinlerinin sadece eşyalarını almalarına izin verilecek.” ifadesini kullanan Kemil, söz konusu kamplarda yaşayanların sistematik olarak yok edildiğine, göçe zorlandığına, evlerinin yıkıldığına ve yakıldığına dikkati çekti.
İsrail ordusu Batı Şeria’nın kuzeyindeki kentler ile mülteci kamplarında 100 günü aşkın bir zamandır sürdürdüğü saldırılarda büyük yıkım gerçekleştirdi, onlarca Filistinliyi öldürdü ve binlerce Filistinliyi göçe zorladı.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor.
Netanyahu, İsrailli esirlerin geri getirilmesini en öncelikli hedef olarak görmediğini duyurdu
Başbakan Binyamin Netanyahu, Bağımsızlık Günü münasebetiyle düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi’ne 18 aydır sürdürdüğü saldırıların birçok hedefi olduğunu ancak en üstün hedefin “düşmanlara karşı zafer kazanmak” olduğunu söyledi.
İsrailli esir ailelerinin tepkisini çeken Netanyahu, konuşmasında, “Hem sağ hem de ölen esirleri geri getirmek istiyoruz. Bu çok önemli bir hedef, ancak daha üstün bir hedef var. En büyük hedef düşmanlarımıza karşı zafer kazanmak ve bunu başaracağız.” ifadelerini kullandı.
Netanyahu, 147’si sağ toplamda 196 İsrailli esirin geri getirildiğini, Gazze’de hâlâ 59 esirin tutulduğunu sözlerine ekledi.
İsrailli esir aileleri, kurdukları çatı platform aracılığıyla yaptıkları açıklamada, Netanyahu’nun sözlerine tepki gösterdi.
Aileler, Gazze’deki esirleri kaderine terk etmekle suçladıkları Başbakan Netanyahu’nun tutumunun esirlerin derhal geri getirilmesini isteyen İsrail halkının kahir ekseriyetiyle çatıştığını vurguladı.
Açıklamada Netanyahu’ya hitaben, “Başbakan, esirleri geri getirmek ‘daha az önemli’ değil, İsrail hükümetine kılavuzluk etmesi gereken en önemli hedeftir.” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, Netanyahu’nun “her şeyden önce esirlerin geri getirilmesini isteyen İsrail halkının ezici çoğunluğuna karşı” aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile aynı safta yer alıyor olmasından endişe duyulduğu da vurgulandı.
Netanyahu, Gazze’ye saldırıların genişletilmesi planlarını yarın görüşecek
Öte yandan İsrail ordu radyosu, Başbakan Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ne saldırıların genişletilmesini ele almak üzere yarın öğle saatlerinde Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’le bir araya geleceği bildirildi.
Bakan Katz ile Genelkurmay Başkanı Zamir’in onayladığı Gazze’ye saldırı planlarının Netanyahu’ya sunulacağı kaydedildi.
İngiltere, tedavi olması gereken Gazzelilere ilk kez vize verdi
SKY News’te yer alan habere göre Mısır’daki Gazzeli 2 çocuğun tedavilerine İngiltere’de devam edilmesine izin verildi.
Gözünden tedavi olması gereken 5 yaşındaki Ghena Abed ile bağırsağından tedavi olması planlanan 12 yaşındaki Rama Qudiah, “Project Pure Hope” adlı derneğin girişimleriyle dün akşam Londra’daki Heathrow Havalimanı’na indi.
Mısır’ın başkenti Kahire’den Londra’ya gelen iki çocuk, İsrail’in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023’ten bu yana İngiltere’de tedavi görmesine izin verilen ilk Gazzeliler oldu.
Project Pure Hope yetkilisi Farzana Rahman, 2 çocuk ve refakatçilerine vize almak için 17 aydır çalıştıklarını belirterek “Bu alanda gecikmeler, can kayıplarına neden oluyor. Birçok çocuğu yardım edemeden kaybettik.” diye konuştu.
Sosyal medya platformu X’ten açıklama yapan İngiltere’nin Orta Doğu’dan Sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer da Project Pure Hope’un girişimini desteklemekten mutluluk duyduğunu ifade etti.
Falconer, Gazzelilerin tedavilerine destek için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İngiliz tıbbi yardım örgütü UK Med ve Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) Mısır’daki faaliyetlerine desteği artırdıklarını açıkladı.
Kaynak : AA